Öğrenme eğrimiz sıfırın altında, akillanmiyoruz. Gecen seneki Paytak ve Pörtlek vakasını çabuk unuttuk tabi. Kaşınıyoruz demistimya. Yine bir rutin avm gezmesi sonrasında petshop ziyareti yaptık. Ve Azmani orda gördük. Murat baba ve kuzunun ısrarlarına ve sömürülerine dayanamadım. Arabaya bindiğimde birbirine miyavlayan iki pisi (biri azman diğeri mira), kedi istiyorum diye tutturan ve dediğini yaptırmanın keyfinde sırıtan bir koca ve ben bu tongaya nası geldim diyen bir anne yani ben vardım. Hayvan sevmez biri değilim yine tekrarlıyorum ama daha anne olmayı becerememis, kendi annesine ihtiyacı olan, arkasını toparlayamayan ben bide zıpır kedi bakacaktım. (o ben bakarım sana kalmaz merak etmeler flan yalan inanmayın). Yoksa bebişkomun hayvanlarla iç içe büyümesi çok güzel bisi. Çocukken kedilerle sokaklarla az haşır neşir olmadım.Ama hayvanlarin oyuncak edilmesine, heba olmalarina karsiyim.
Neyse eve Azman efendiyide aldık geldik. Kıl tüy çekincemizden hemen ertesi gün aşısını da yaptırdık. Azmanı petshoptan bi kum ve mama alarak bedavaya almış olduk. Petsoptanda hayvan almak hiç iyi bisi değildi aslında hayvan barınaklarında nekadar güzel, bizleri bekleyen cins hayvanlar var oradan almak lazım. Ama o anda kuzuya yok burdan değil başka yerden alıcaz demek imkansızdı, eve götürelim diye tutturmuştu. En azından petshop tan bir hayvanı daha kurtardık gözüyle bakıyoduk bide. Ayrıca uzun süren hastalıklardan sonra kuzumu gerçekten güldüren tek şey oldu Azman. 1.5 ay oldu halen hasta Mira, bu anaokulu hastalıkları ne bitmez bişeymiş, bi türlü kurtulamadık:((
Azmancık şuan bizimle yaşıyo. Miroşla iyi anlaşıyolar sayılır. Arada bazı şeyleri paylaşamıyolar ama okadar olur. Genel olarak karakteristik özellikleri aynı. İkiside bebek yada ikiside kedi yada ikiside deli diyebilirim. El birliğiyle evi alt üst ediyolar. Ben açıkçası Azmanı çok fazla evin içinde misafir etmeyi düşünmüyorum. İyice büyüsün babanemizin bahçesine özgür özgür takılsın diye düşünüyorum. Bakalım kuzu bu düşünceme ne diyecek.
Çekincelerim olduğu için evde hayvan beslemeyle ilgili baya bir araştırma yaptım, veterinerimize sordum. Ortak görüş şu: Kedilerden bulaşabilecek en önemli hastalık toksoplazma enfeksiyonu. Ama bu kedi dışkısından bulaşabildiği gibi iyi yıkanmamış sebze meyve ve iyi pişmemiş etten de geçebiliyor. Yani şuan marketten aldığımız neyle sulandığını bilmediğimiz salatalıklar daha büyük tehlike oluşturuyormuş. Bebişinizi hayvan dışkısından uzak tutmanız ve hayvanınızı da sürekli temiz tutmanız yeterli. Hayvanın aşıları düzenli olarak yapılıyorsa sorun yok. Ayrıca araştırmalar, özellikle doğumundan itibaren evde evcil hayvanla büyüyen bebeklerin, bağışıklıksisteminin daha güçlü olduğunu gösteriyor. Ayrıca eğer genetik bir alerjik problem yoksa, yine kedi ya da köpekle büyüyen çocuklar alerjik hastalıklara karşı daha az risk taşıyor. Bir de psikolojik boyutu var tabii. Hayvanla büyüyen çocuk kendine daha güvenli, diğer canlılara ve çevresine karşı daha duyarlı oluyor. Paylaşmayı ve sorumluluk almayı öğreniyor. Yapılan araştırmalar, hayvanla büyüyen çocukların suça meyletme ihtimalinin de çok düşük olduğunu gösteriyormuuşşşş.