Doğal temizleyiciler kullanarak temizlik

Kuzu doğduğundan beri  “evde hijyen ve deterjan kullanımı” kafamı ciddi derecede meşgul ediyordu. Tam bunun üstüne geçen günlerde ” montesori eğitimi yahoo groups”ta atılan mailler sonucunda doğal temizleyicilerle temizlik olayını biraz daha araştırma fırsatı buldum. Ben kendi çapımda bir kaç şey kullanıyordum zaten. Özellikle Kuzunun kap kacağını hep sabunla yıkadım, çamaşırlarında sabun tozu kullandım. Çaydanlıklarda kireç çözücü olarak limon tuzu kullandım. Bulaşık makinesi parlatıcısı olarak elma sirkesi kullandım. Ama tabi bu yeterli olmadı. Çamaşır suyunu her daim birçok yere kullanıyoruz. Deterjanlar hayatımızda mutlaka şampuan olarak, yağ kir çözücü olarak, fırın temizleyi olarak karşımıza çıkıyor. Biz hijyene eriştiğimizi sanıyoruz ama gerçekten temizleniyomuyuz, yoksa deterjanlarmı bizi  toptan temizliyomu? Bu deterjanları kullanırken dünyayı ne kadar kirlettiğimizin farkındamıyız? Bir yüksek kimya mühendisi olarak işin biraz teknik boyutuna gireyim.

 

Deterjanlar:Deterjan, petrol türevlerinden elde edilen, temizleme, arıtma özelliği bulunan, toz, sıvı veya krem durumunda olabilen kimyasal madde, arıtıcıdır. Deterjanın, kelime anlamı kir sökücü olup sabun dışındaki temizleyicilerin tümünü kapsar.  Yani deterjanlar sentetik maddelerdir. Tarihte ilk kullanılan deterjan sabundur. Ancak sabun üretiminde yağların azalması ve İkinci Dünya Harbi sırasında bulaşıcı hastalıkların önlenmesi amacıyla petrol ürünlerinden yapılan sentetik kimyevi deterjanlar yaygın olarak kullanılmaya başlanmış. Sonrada günümüze kadar kullanımı, bizde görüyoruz aşırı derecede artmış.

Deterjanlara temizleyici özellik veren yapısındaki yüzey-aktif maddelerdir. Üreticiler çoğunlukla deterjanlar içinde pahalı olan bu maddeleri düşük oranda (%10-30) kullanmakta, onun yerine ucuz olan bentonit, kaolin, değişik tuzlar, asitler ve silikatlar gibi temizleyici özellikleri olan suda az eriyen inorganik maddeler karıştırmaktadırlar.  Yüzey-aktif maddesi Lineer alkil benzen (LAB) ve benzeri yapıda olan deterjanlar su ve toprakta daha hızlı biyodegredasyona uğradığından deterjan üretiminde öncelikle tercih edilmektedir. Daha sonra suyu yumuşatmak için fosfatlar, toz deterjanın topaklaşmaması için sodyum sülfat ve sodyum silikat, kiri su içinde asıltı halinde tutmak için selüloz ve ayrıca köpüğü denetim altında tutacak maddeler ile renk vericiler, koku vermek için parfüm, beyazlatıcı olarak da sodyum perborat gibi daha büsürü ekstra kimyasallar eklenir. Bizde bunları kullanırız pırıl pırıl tertemiz evimiz, eşyalarımız olduğunu düşünürüz. Hijyene ulaşırken kendimizi ve doğayı nasıl zehirlediğimizi farketmeyiz.

 

Deterjanların insan üzerinde en bilinen etkileri kronik yorgunluk sendromu, alerjilerdir. Uzun vadede karaciğer sorunları, lenf kanseri gibi etkileri olduğu kanıtlanmış. Annem heryerde herşeyde çamaşır suyu kullanır. Son 10 yıldır doktorların tamda ismini koyamadıkları ellerinde egzama türü bir rahatsızlık çıktı. Orjinal zeytinyağı sabunu dışında herhangi bir deterjana maruz kalınca elleri bir müddet sonra çatlıyor ve kanama yapıyor. Eldivenle temizlik yaptığında kısa süre sonra geçiyor. Evet su gibi tüketilen çamaşır suyu ayrı bir olay. Artık çamaşır suyunun sıvısı da kesmiyor bizi, daha yoğun olanı anca kesiyor.  “Environmental Science & Technology” isimli uluslararası bilimsel dergide yayınlanan bir araştırma sonuçları çamaşır suyu içeren ürünlerin  kimyasal reaksiyonları sonucu karbon tetraklorür ve kloroform gibi organik bileşiklerin oluştuğunu ve bir çoğu kanserojen olan bu bileşiklerin  havaya karıştığını söylüyor. Karbon tetraklorür ve kloroformun internette zararlarını bi araştırın derim gerçekten korkacaksınız.

 

Ayrıca, deterjan bulaşıklarda kullanıldıktan sonra, bulaşıklar çok durulansa bile, sonunda bulaşık üzerinde bir film tabakası kalmaktadır. Bu da yemeklerle mideye alındıktan sonra bağırsaklara geçer. Çamaşırlardada durulansa bile görünmeyen deterjan kalıntısı olduğundan kuruturken solumamak için açık havada kurutulması gerektiği bile söylenir.

okuduğum makalede

1-Çamaşır makinesinde: Çamaşırlarınızı 8.000 kg ( 8 ton) su ile durulamanız gerekir.

2-Bulaşık makinesinde: Bulaşıklarınızı 6.000 kg (6 ton) su ile durulamanız gerekir.

3-Banyoda: Şampuan veya body jel kullanmışsanız 2.000 kg (2 ton veya 250 orta boy kova dolusu) su ile durulanmanız gerekir. diye söylüyor.

 

Anlattıklarım sadece insana etkilerinin küçük bir parçası bide çevre boyutu var tabi. Deterjanların önemli bir meselesi, kullanıldıktan sonra biyolojik olarak (bakterilerce) parçalanamamalarıdır. Bu da çevre kirliliğine sebep olur. Hem oksijen ihityacını azaltarak ekolojik döngüye zarar verir, hemde içme sularına bile karışarak yeniden bizi zehirleyebiliyor. Ayrıca toz deterjanların temel maddelerinden birisi olan Sodyum polifosfatlar atık sularda yoğun olarak bulundukları zaman ortamda bulunması muhtemel azot bileşiklerinin de yardımı ile gübre etkisi göstermektedir. Bu ise, göllerde ve akıntısı olmayan deniz sularında bitkisel hayatı sağlıksız bir şekilde körükleyerek alg ve yosunların büyük boyutlarda artmasına sebep olmaktadır. Şuan denizcilik ve deniz kirlenmesiyle alakalı raporlar hazırladığım için görüyorum. Evsel atıklar yüzünden özellikle Marmara Denizinde ciddi kalıcı kirlilik var. Zaten kalan balık çeşidide bunun göstergesi. Son yıllarda  Marmara Denizi’nde gözlenen “kırmızı su (Red – tide)” olaylarında rol oynayan aşırı plankton üremelerinde Marmara Denizi’ne akıtılan diğer atıklar yanında sentetik deterjanlar da önemli oranda sorumluluk taşımaktadırlar.

 

Peki bu deterjanların alternatifleri varmıdır? Nelerdir? Temizlikte kullanabileceğiniz doğal ürünler:


Çamaşır sodası: Sodyum karbonat adlı bir mineraldir. Çok az miktarda yakıcı olup katı ve sıvı yağlar, kir ve pek çok petrol ürününün etkin temizleyicisidir. Aynı zamanda su yumuşatıcı ve sabun köpürtücü özellikleri de bulunur. Yakıcı özelliği nedeniyle, uygularken lastik eldiven kullanmak doğru olur. Zararlı kimyasal dumanlara neden olmaz. Klorsüz olanı tercih edin.

Boraks: Su, oksijen, sodyum ve bordan meydana gelen, antiseptik, antifungal, antibiyotik, koku giderici ve dezenfektan özellikleri olan doğal kaynaklı bir mineraldir. Küflenmeyi önler. Boraks yutulursa zehirlidir. (Eczane ve aktarlarda bulunabilir.)

Sirke: Meyve ya da tahılların fermantasyonuyla elde edilen bir sıvıdır. Asitli içeriği mikropları öldürmesini, yağı parçalamasını ve mineral kalıntıları çözmesini sağlar.

Karbonat: Sodyum bikarbonat, hafif aşındırıcı bir temizlik sağlar, beyazlatıcı ve koku giderici özellikleri vardır.

Uçucu bitkisel yağlar: Bitki kokularının özleri birçok parfümün ana maddesidir. Piyasada, özellikle doğal ürün satan dükkanlarda çeşitleri bulunabilir. Bir iki damla turunçgil, elma, çilek, nane vb. yağı ile eklenecek koku ev yapımı temizleyicilere hoş bir özellik kazandırır.

Bitkisel yağ tabanlı sıvı sabunlar (arapsabunu vs.): Bu tür sabunlar hayvan yağı içeren ya da petrol tabanlı sabunlara tercih edilmelidirler. Tarifleri uygularken, püskürtme amacıyla pompalı spreyler, silmek amacıyla yüzde 100 pamuklu bezler, sıkıştırılmış selüloz süngerler, doğal kıldan yapılmış fırçalar kullanılabilir.


http://www.bugday.org/portal/haber_detay.php?hid=115 sitesinde çok detaylı olarak yukarıda maddeler kullanılarak hazırlanan doğal temizleyicilerin tarifleri var. Buna ilaveten kül suyunu okudum bir siteden:

 

1*** Şehirde yaşayanlar; en yakın odun ateşinde ekmek yapan, fırına gidip yarım kovadan az fazla kül alın. Bu kül merak etmeyin ya meşedir,ya zeytin yada benzer bir ağaçtandır. Yani potasyumu fazladır. Doğada yaşayanlarda kendi külü yetmediğinde en yakındaki fırından alabilir. Çünkü bu küller siz almayınca şehir çöplüğüne gidiyor.

2*** Külün üstüne su ilave edin ve karıştırın. Bu su yağmur suyu olursa daha etkili sonuç alırsınız.

3*** Külün içindeki hafif malzemeler kömür dahil su üstüne çıkar. Bunları tel süzgecinizle alıp en yakındaki toprağa bırakın. Çoksa seyrelterek dağıtın. Eğer kömür sobanız varsa ya da mangalda bu kömürleri yakabilirsiniz. Enerjiyi çöpe atmayın.
4*** Akşam karıştırılan karışım sabaha kadar durulur. Kül aşağıya çöker, su ise artık potasyum hidroksitli bir şekilde üstte kalır. İşte buna doğal kostik; Kül suyu diyoruz. Çok açık renkli bir çaya benzer. Ihlamur çayı renginde diyebiliriz. Parmağınızı sokup test ederseniz kaygan olduğunu fark edersiniz.
5*** O günkü ihtiyacınız kadar suyu bir şişeye aktarın. Geri kalan karışımı karıştırın. Çünkü her karıştırmada külün içindeki potasyum suya karışıp deterjanınızın daha güçlü olmasını sağlayacak.
6*** Haftada bir fırına uğrayıp kül alıp karışımınıza eklemeniz yeterli olur.
7*** Kovanın altında kalan eski külleri ise başka bir kaba aktarıp krom, çelik, seramik,lavabo,mermer,taş yüzeylerde tel yerine yada biriken yağ katmanlarını ovalayarak temizleyebilirsiniz. Ancak arası açık renk “derz” olan fayanslı yerlerde grilik olacağını unutmayın.”


Ananelerimiz gibi doğal yaşayamadığımız kesin, killerle saçımızı yıkayıp mis gibi olamıyoruz, çamaşırlarımızı külle yıkayamayız, biz daha pratik daha hızlı yaşıyoruz tabiki. Bu yazıyı yazmamın sebebi aslında birazda bunları taa üniversitede okurkenden bilen bir mühendis olarak içimde  sıkıntısı duyup paylaşmak. Bebişlerimizi seviyoruz, dünyamızı seviyoruz. Azıcık çaba yeterli…

 

Kaynaklar: http://www.deterjaninzararlari.org/ http://www.genbilim.com/content/view/4255/39/ http://www.bugday.org



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir