Ben blog yazmaya başlayana kadar kızım dört aylık oldu. Ama olsun geç kalmış sayılmam. Daha çok yazacağım şey olacak. Neyse ozaman ilk dört ayı özet olarak geçeyim.
Ama öncelikle kendimin anne olma kavramı üzerine bir şeyler söleyeyim. 29 yaşında halen anne kuzusu olan ben anne kelimesini hiç kendim için düşünmemişim, Mira doğunca bunu fark ettim. Benim için “anne” kavramı sadece kendi annemden oluşuyormuş. Ama sağolsun
hormonlarrr, hormonlarımısss bu konuda çok yardımcılar. İnsanı hemen fazlasıyla moda sokuveriyorlar. Bi anda kendimi cefakar anne olarak buluverdim. Anaayımm benn, ana yüreği dayanmaazz…
İlk günler gerçekten zordu, anne olmaya alışmak, emzirmeyi öğrenmek, uykusuz geceler yorgunluk. Kocamın hakkını yemeyeyim ama babalık hikaye valla, her şey anne üzerinde. Bi kere emzirdiğin için bebiş sana muhtaç. Bunları yazıyorum ama gözünüz korkmasın yinede her şeye değer. Canım annecim doğumdan önce gelmişti, doğumdan sonrada 1 aydan fazla kaldı ama çok yoruldu ve gitti. (Ana yüreği burdada devreye giriyo).İlk ayımız salonda Murat, annem ve benim koloni şeklinde nöbetleşe uyumamızla geçti. Hay Mira tıkandı, hay kustu aman kaka yaptı flan derken bir ay geçti bile. Asıl macera annem Bursaya gittikten sonra kızımla yalnız kalınca başladı. Canım gariban kocam sabahları işe gidiyor, akşamda geldiği gibi Mira’ yı kucağında buluyordu. Çünkü Rusyadan bile daha fazla gaza sahip kızımız gazından dolayı huysuzluktan canımı çıkarıyordu. Sağolsun kayınvalidemde çok yardımcı oluyordu ama Mira hepimize yetiyordu. Genelde zamanımız alt alma, doyurma, neden emmiyo bu kız, gazı çıkmadımı, vitamini verdinmi, yaa yinemi pişik oldu bu kız şeklinde geçti. Kırkıydı, ayıydı derken Miracık dört aylık oldu.Kızım iyce ballandı. Şimdi en büyük keyif onunla oynamak, çıkardığı sesleri dinlemek, gülmesi için şaklabanlıklar yapmak. Daha halen işe başlayamasamda her geçen gün dahada bi iyki yapmışım diyo insan.